Nuray Babacan, “Nefes” adlı eserinde, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) için 2023 yılı Eylül ayında ertelenen 38. Olağan Kurultayı’na ilişkin bir davanın, iktidar açısından ne denli “kullanışlı bir malzeme” olmaktan çıktığını vurgulamaktadır. Siyasi kulislerde kayyum ihtimali hakkında yaşanan tartışmalara dair yazan Babacan, CHP’deki güncel siyasi gelişmeleri ve bu gelişmelerin kayyum projesine etkilerini de dile getirmektedir.
Babacan, yazısında, CHP Merkez Yönetim Kurulu’nun olağan kongre takvimine dair gelişmelere de yer vermektedir. 6 Ağustos 2023 tarihinde başlatılan bu takvime göre, Eylül ayında ilçe kongreleri ve Ekim ayında ise il kongreleri yapılacaktır. Büyük bir olasılıkla, partinin olağan kongresi yıl sonuna kadar gerçekleştirilecektir. Ancak, bu süreçte ani bir erken seçim kararı almak gibi bir durumun gelişmesi, tüm planları altüst edebilir. CHP’ye kayyum atanması ve kaos yaratma ihtimalini doğuran bu davanın iki kez ertelenmesi, Babacan’a göre partinin yeni kongre kararının mahkemenin kararını kolaylaştırdığı anlamına gelebilir.
Mahkemenin davayı reddetme olasılığı da gündeme gelmekte ve bazı kaynaklar, CHP’nin geçtiğimiz süreçte aldığı olağanüstü kongre kararının, davanın iddialarını ortadan kaldıran bir adım olarak değerlendirildiğini savunmaktadır. Bazı varsayımlar, davanın Ekim ayının sonuna kadar ertelenebileceğini ve bu sürecin pek çok faktöre bağlı olduğunu öne sürmektedir.
Babacan, kayyum projesinin suya düşmesinin nedenlerini ele alırken, CHP’deki siyasi yaklaşımın değiştiğini ifade etmektedir. CHP’ye kayyum atanması planının, partide bir çatlak yaratma amacı taşıdığı belirtilmesine rağmen, durumun tam tersi gerçekleşmiştir. CHP’li üyelerin, Genel Başkan Özgür Özel’in etrafında toplandığı ve önceden umulan Kemal Kılıçdaroğlu’nun arkasında artık kimsenin kalmadığı ifade edilmektedir.
Kılıçdaroğlu ile aynı safta bulunan milletvekilleri ve belediye başkanları, “Biz partiye operasyon çekilmesinin parçası olmayız” şeklinde açıklamalar yaparak, bu süreçten uzaklaşmışlardır. Ayrıca, halk desteğinin de kaybolması, iktidarın bu konuyu cazibesi kaybolmuş bir mesele olarak görmesine neden olmuştur.
Ekonomi yönetiminin de duruma yönelik kaygılarını belirten Babacan, mahkeme günü beklenirken, iktidar tarafından bir müdahale olasılığının gündemde olduğunu vurgulamaktadır. Ekonomi yönetiminin Cumhurbaşkanı ile doğrudan görüşerek, kayyum ihtimali üzerine endişe duyduğu iddiaları, kayyum projesinin altında yatan korkuları yansıtmaktadır. Bu bağlamda, davanın ertelenmesinin borsa üzerindeki olumlu etkisi, iktidarın bu durumdan memnuniyetini artırmış görünüyor.
Sonuç olarak, Nuray Babacan’ın yazısı, CHP’nin iç dinamikleri, kayyum ihtimalinin zayıflaması ve iktidarın siyasi hesabındaki değişiklikler hakkında kapsamlı bir değerlendirme sunmaktadır. CHP’deki tüm bu gelişmeler, sadece partinin geleceğini değil, aynı zamanda Türkiye’nin siyasi atmosferini de etkileme potansiyeline sahiptir.