İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik’in de bulunduğu 10 kişi hakkında önemli bir iddianame hazırladı. Bu iddianame, Siyasi Partiler Kanunu’nun “oylamaya hile karıştırılması” suçunu kapsıyor ve söz konusu kişilerin 1 yıldan 3 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını talep ediyor. İddianamede yer alan diğer isimler ise görevden uzaklaştırılan Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney, eski Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat ve daha önce partide görev yapmış olan Aydın Karaaslan, Fahrettin Çırak, Melda Tanişman Tutan, Niyazi Güneri, Tülay Yavuz, Uğur Gökdemir ve Veli Gümüş’tür.
![]()
Bu soruşturma, CHP İstanbul İl Başkanlığı’nın son seçimleri sırasında, seçimlerde usulsüzlük yapıldığı ve Siyasi Partiler Kanunu’na karşı muhalefet edildiği iddialarıyla başlatılmıştır. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, yapılan incelemeler sonucunda, olayın ciddiyetini göz önünde bulundurarak yasal süreç başlatma kararı almıştır. İddianamede, şüphelilerin, oy verme süreçlerine hile karıştırmak ve demokratik seçimlerin güvenilirliğini tehlikeye atmakla suçlandığı belirtilmektedir.
Başsavcılık tarafından onaylanan iddianame, belirtilen tüm hususları içeren kapsamlı bir çalışma sonucunda İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilmiştir. Bu, yargı sürecinin başlaması için kritik bir adımdır. İddianamede yer alan 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 112. maddesi gereği belirtilen suçun, siyasi partilerin itibarını zedeleyebileceği ve kamuoyunda güveni sarsabileceği değerlendirilmektedir.
İstanbul’daki bu gelişmeler, yerel siyasette önemli değişimlere neden olabilir. Parti içindeki farklı dinamikler, seçim döneminde yaşanan krizler ve iddialar, siyasi atmosferin gerginleşmesine yol açmıştır. Ayrıca, bu durumun, CHP’nin İstanbul’daki gelecekteki siyasi stratejileri üzerinde de etkili olabileceği düşünülmektedir.
Hukuki sürecin nasıl sonuçlanacağı ve tarafların savunmaları, ilerleyen günlerde daha fazla detay ortaya çıkardıkça kamuoyunu bilgilendirecektir. Ankara ve İstanbul’daki siyasi arenada yaşanan bu tür gelişmeler, yalnızca partiler arasındaki ilişkileri değil, aynı zamanda ülke genelinde siyasi dinamikleri de etkilemektedir. Özellikle seçim dönemlerinde, siyasi rekabetin arttığı bu gibi durumlar, medeni bir tartışma ortamının gelişmesine yardımcı olmak yerine kutuplaşmaları derinleştirebilir.
Sonuç olarak, CHP İstanbul İl Başkanlığı ve diğer ilgili şahıslar hakkında başlatılan bu süreç, Türkiye’deki siyasi düşünce yapısı ve seçim güvenliği konusundaki tartışmaları yeniden gündeme taşıyor. Kamuoyunun dikkatle takip edeceği bu durum, hem hukuk açısından hem de siyasi açıdan önem taşımaktadır. İddianamenin sonuçları, Türkiye’deki siyasi partiler ve seçim sisteminin işleyişi üzerinde de geniş etkiler yaratabilir.
