İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin iştiraki olan İZBETON’da yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarıyla yürütülen davanın 23 Ekim 2023 tarihli duruşmasında önemli gelişmeler yaşandı. Bu davada, tutuklu sanıklar arasında yer alan Şenol Aslanoğlu ve Cihangir Lübiç’in tahliye kararlarına itiraz edildi. Dava, İzmir 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmekte ve yeni duruşmada tüm gözler bu iki isim üzerinde yoğunlaştı.
![]()
Davada, İzmir’in Karabağlar ilçesi ile Gaziemir/Emrez Mahallesi’nde, ayrıca Örnekköy ilçesinde gerçekleştirilmesi planlanan kat karşılığı inşaat işlerinde yolsuzluk ve usulsüzlük yapılmış olduğu iddiaları gündeme gelmektedir. Bu kapsamda, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Cumhuriyet Halk Partisi İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, İzmir Büyükşehir Belediyesi eski Genel Sekreteri Barış Karcı ve İZBETON eski Genel Müdürü Heval Savaş Kaya gibi toplamda 65 sanık hakkında “Kamu Kurum ve Kuruluşlarının, Kamu Meslek Kuruluşlarının Araç Olarak Kullanılması Suretiyle Dolandırıcılık” suçundan dava açılmıştır.
Duruşmada, İzmir 23. Ağır Ceza Mahkemesi, tutuklu sanıklar Tunç Soyer, Barış Karcı ve Heval Savaş Kaya’nın tutukluluk hallerinin devamına karar verirken, diğer tutuklu sanıklar Şenol Aslanoğlu, Cihangir Lübiç ve Hüseyin Şimşek içinse adli kontrol şartıyla tahliye kararı verilmiştir. Ancak, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından tahliye kararlarının ardından, özellikle Şenol Aslanoğlu ve Cihangir Lübiç hakkında itirazlar yapılmıştır. Bu itirazlar, hem kamuoyunda hem de hukuki alanda önemli etkilere sebep olabilecek bir durum olarak dikkat çekmektedir.
Tahliye edilen sanıkların durumu, hukukun farklı yönlerini tartışmaya açmuş ve İzmir’deki siyasi ve sosyal ortamda bir hayli yankı uyandırmıştır. Söz konusu iddialar, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yönetiminden ve özellikle inşaat sektöründe yürütülen projelerden kaynaklanan endişeleri artırmıştır. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in isminin geçmesi ise, davanın siyasi boyutlarını daha da belirginleştirmiştir.
Bu dava, yalnızca yerel yönetim ve bürokrasi için değil, aynı zamanda Türkiye genelinde yolsuzluk iddiaları ve kamu yönetiminin denetimi konularında da önemli bir örnek teşkil etmektedir. İzmir’deki gelişmelerin, benzer iddiaların ve soruşturmaların diğer şehirlerde de nasıl bir etki yaratacağı merakla beklenmektedir. Kamuoyunun gözü, bu davanın seyrine ve duruşmaların sonuçlarına çevrilmiştir. Sonraki duruşmalarda yaşanacak gelişmeler, İzmir’in yanı sıra, Türkiye genelindeki yolsuzluk ve usulsüzlükle mücadele konusunda önemli bir test niteliği taşıyacaktır.
Özetle, İZBETON davası, Türkiye’deki yolsuzluk iddialarının adalet sistemi içinde nasıl ele alındığını ve kamu görevlilerinin denetimi konusundaki hassasiyeti gözler önüne sermektedir. Bu süreç, mahkeme kararları ve kamuoyunun algısıyla şekillenecek, ileride benzer durumların nasıl yönetileceği konusunda bir örnek teşkil edecektir.
