16 Temmuz 2025 Çarşamba
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nden (MSKÜ) Doç. Dr. Ceyhun Özçelik, Türkiye’nin son 52 yıl içerisinde en kurak dönemini yaşadığını vurguladı. Özçelik, özellikle kentsel altyapısı eksik olan, yeterli rezervuara sahip olmayan yerleşim yerlerinde ve büyük şehirlerde içme suyu temininde ciddi sıkıntılar yaşanacağını belirtti.
Verilere göre, Türkiye genelinde 2025 yılının ilk 9 ayında, son 52 yılın en kurak dönem kayıtlara geçti. Yağış miktarları, mevsim normallerine göre %26 azalma gösterdi. Doç. Dr. Ceyhun Özçelik, bu yıl ülke genelinde metrekareye ortalama 520 milimetre yağış öngörüldüğünü, ancak gerçekte düşen yağış miktarının yaklaşık 380 milimetre olduğunu ifade etti.
Doç. Dr. Özçelik, özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde %53 civarında bir yağış eksikliği yaşandığını belirtirken, İç Anadolu Bölgesi’nde bu oranın %36, Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerinde ise %30 civarında olduğunu dile getirdi. Doğu Anadolu Bölgesi’nde %24’lük bir yağış eksikliği gözlemlenirken, Karadeniz Bölgesi’nde mevsim normallerine uygun yağışların gerçekleştiğine dikkat çekti. Özçelik, Türkiye genelinde %26 civarında bir yağış azlığının tarımsal ürün rekoltesinde ciddi düşüşlere yol açacağına işaret etti.
Ankara ve İzmir için özel kuraklık uyarısında bulunan Doç. Dr. Özçelik, ülkemizde içme suyu temininde yaşanacak sıkıntılara dikkat çekti. Özçelik, Ankara’daki mevcut rezervuar doluluk oranının sadece %13,3 olduğunu belirterek, bu durumun ciddi zorluklara yol açacağına vurgu yaptı.
İzmir’deki durumu da değerlendiren Özçelik, Ege Bölgesi’nde İzmir’in en büyük su kaynağı olan Tahtalı Barajı’ndaki su seviyesinin %10,1’e düştüğünü kaydetti. İstanbul’un geçmiş yıl ile kıyaslandığında daha iyi durumda olduğunu söyleyebilmekteyiz. Ancak yıl boyunca yaşanan %26 oranında yağış azalmasının yaz mevsiminde daha da şiddetleneceği, kısa süreli sağanak yağışların kentsel alanlarda taşkın etkilerini artırabileceği öngörülmektedir. Haziran ayı verilerine göre, ülke genelinde %63 oranında yağış azlığı tespit edilmiştir. Özellikle Marmara ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi bu durumdan en fazla etkilenen bölgeler arasında yer alıyor. Marmara Bölgesi için yağış eksikliği %94 civarında, Güneydoğu Anadolu Bölgesi içinse %88 seviyesindedir.
Sonuç olarak, Doç. Dr. Ceyhun Özçelik’in açıklamaları, Türkiye’nin su kaynakları açısından ciddi bir tehdit altında olduğunu ve özellikle altyapısı zayıf bölgelerde önlemler alınması gerektiğini gözler önüne sermektedir. Bu durum tarımsal üretimin yanı sıra, içme suyu temininde de büyük sıkıntıları beraberinde getirebilir.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Silivri Cezaevi’ne gerçekleştirdiği ziyaretlerin ardından basın mensuplarına önemli açıklamalarda bulundu. Özellikle, CHP’nin tutuklu Cumhurbaşkanı Adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yargılandığı “Akın Gürlek” davasındaki karara dair düşüncelerini paylaştı. Özel, bu dava konusundaki kararın, içinde bulunulan olumsuz atmosferdeki en kötü sonuç olmadığını düşündüğünü dile getirerek, “Bu kadar organize bir kötülüğün içinde geldiğimiz bir noktada, bir siyasi yasak meselesinin çıkmamış olması benim açımdan olumlu” şeklinde değerlendirmede bulundu. Ancak, üç suçlamadan ikisinden ceza verilmiş olmasının ise son derece ayıp bir durum olduğunu belirtti.
Devamında, “İçinde bulunduğumuz berbat atmosfer içinde bu kararın olabilecek en kötü karar olmadığını değerlendiriyorum. Bize bu zulmü yapanların, yarın burada yargılanmayacağının bir garantisi yok” diyen Özel, özellikle bu süreçte her bireyin dikkatli olması gerektiğinin altını çizdi. Özel, halkın aklını başına alarak işini yapması gerektiğini vurguladı.
Özgür Özel, açıklamalarında ismini vermediği bir savcıya da tepki gösterdi. “Geçen gün söyledim, alınmış. Dedim ya ‘saçını toplayıp aklını başına toplamayan biri var’ diye. O birine söylüyorum” ifadesini kullanan Özel, daha ileri giderek “Senin masanın üstündeki Beyaz Toros’u bilmeyen mi var! Sen kime neyi gösteriyorsun masaya Beyaz Toros koyarak!” diyerek eleştirilerini sürdü. Bu ifadeler, Özel’in savcılara yönelik sert eleştirilerinin bir parçasıydı.
Özel’in söylediği gibi, “Küstah herif. Beyaz Toros’u koymuş oraya, sen kimi tehdit ediyorsun!” şeklindeki eleştirilerini artırarak, “Onun malına çök, bunun malına çök! Ne diye yetiştirdiler sizi?” dedi. Sonrasında, adaletin sağlanması gerektiğine dikkat çekerek, “1 masum yanlışlıkla içeride duracağına 99 suçlu dışarıda geçsin. Tutukluluk tedbirini buna göre verin diye öğrettiler. Ne yapıyorsun sen?” sorularını yöneltti.
Özgür Özel, bireysel hakların ve insanların emeklerinin değerine de vurgu yaptı. “Ne diye herkesin anasının, babasının emeğiyle kurulmuş 60 yıllık şirketlere pat diye çöküyorsun” diyerek, bu durumun kul hakkı noktasında ne kadar yanlış olduğunu aktardı. “Bugünkü kudret yok, bir gün gelip de bilmem kaç yaşında, bilmem nerede yalvarırsın ‘canım çıksın’ diye, Allah almaz canını, çektirir sana. Millete bu çektirilir mi?” ifadeleriyle, yapılanların topluma ne gibi sorunlar yaratacağına dikkat çekti.
Son olarak, “O yüzden biz kimsenin saçına başına bakmayız. Aklını başına al diye dedim sana” diyerek sözlerini sürdüren Özel, “Gidenlere diyormuş ‘Genel Başkanınız böyle yaptı, ben size kötü davranacağım.’ Cürmün kadar yer yakarsın. Her şeyin bir sınırı var” uyarısında bulundu. Açıklamalarında, “Bir gün çıkarım isim isim, tane tane anlatırım, bakalım sen çocuklarının yüzüne bakabilecek misin?” diyerek tehditkar bir üslup sergileyen Özel, kendisine karşı değişiklik yapan bireylerin dikkatli olması gerektiğini vurguladı.
Özgür Özel’in açıklamaları, CHP ve Türkiye’deki adalet sistemine yönelik ciddi eleştiriler ve endişeleri yansıtan bir tutum sergiliyor. Bu tür açıklamalar, Özel’in liderliğindeki CHP’nin, tutuklu siyasi figürler ve adalet süreçleri konusundaki tavrını daha net bir şekilde gün yüzüne çıkarıyor.
İzmir’de ikamet eden 64 yaşındaki Ulviye Erener, uzun yıllar inşaat mühendisliği alanında çalıştıktan sonra, çocukluk hayali olan ressamlık konusunda başarılı bir kariyere adım attı. Erener, Çukurova Üniversitesi’nin İnşaat Mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra tam 21 yıl bu alanda görev yaptı. Ancak, 2006 yılında emeklilik sonrası, içindeki resim tutkusu ile yüzleşmeye karar verdi.
Ulviye Erener, 2021 yılında Yükseköğretim Kurumları Sınavı’na (YKS) girerek bu tutkusunu gerçeğe dönüştürme yolunda ilk adımını attı. Eşinin ve üç çocuğunun desteğiyle hazırlık sürecine giren Erener, sadece dört ay içinde hem YKS’yi başarılı bir şekilde tamamladı, hem de Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nün yetenek sınavına geçti. Bu yıl 83,5 not ortalamasıyla bölüm üçüncüsü olarak mezun olmayı başardı ve çocukluk hayalini gerçekleştirmiş oldu.
Ulviye Erener, okul sıralarına geri dönmenin hem zorluklar içerdiğini hem de çok değerli bir deneyim olduğunu belirtti. AA muhabirine yaptığı açıklamalarda, resim yapma sevgisini akademik eğitimle taçlandırmak istediğini ifade ederken, bu süre zarfında hiç pes etmediğini vurguladı. Öğrencilik günlerine dönerken hissettiği duyguları paylaşan Erener, “Gençlerle birlikte olunca ilk başta herkes şaşırdı, ama zamanla kaynaşmayı başardık. Onlarla güzel bir bağ kurdum ve öğretmenlerimden çok şey öğrendim” dedi.
Ulviye Erener, başarısının arkasında ailesinin büyük desteği olduğunu da belirtti. “Mesleğimi severek icra ettim ama resim bölümünde okumak benim en büyük hayallerimden biriydi. 64 yaşında bu başarıyı elde etmek benim için gurur kaynağı” diyen Erener, bir yola çıktığında onu başarıyla bitirmek için elinden geleni yaptığına dikkat çekti. “Bazen vakit ve enerji yetersiz kalıyor, ama resim aşkım hiç bitmiyor. Sevdiğiniz bir şeyi başarmak mümkündür” diye ekledi.
Eğitim süreci boyunca Ulviye Erener’in sınıf arkadaşları da onun ne denli ilham verici bir figür olduğunu dile getirdiler. 23 yaşındaki Duygu Yılpır, aralarındaki yaş farkına rağmen Erener ile güzel bir dayanışma ortamı kurabildiklerini söyledi. Yılpır, “Ulviye abla bize önderlik ediyor. Zorlandığımız zamanlarda bize destek oldu ve hepimizi bir arada tuttu” dedi.
Bir diğer sınıf arkadaşı 22 yaşındaki Emrullah Çamtosun da Ulviye Erener ile pek çok ortak anı biriktirdiklerini belirterek, “Beraber sergiler açtık, projeler üzerinde çalıştık. Her zaman Ulviye ablanın desteğini hissettik. İletişimimiz devam edecek ve yeni sergiler için birlikte çalışmalar yapmayı planlıyoruz” şeklinde konuştu.
Ulviye Erener’in hikayesi, yaşın sadece bir rakam olduğunu ve bir tutkunun peşinden koşmanın her zaman mümkün olduğunu gösteriyor. Çocukluk hayalini gerçekleştirmesi, hem kendisi hem de etrafındaki genç sanatçılar için ilham kaynağı olmuştur.
AK Parti’nin Kızılcahamam’da düzenlediği kamp sırasında, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e yönelik bazı önemli ekonomik talepler gündeme geldi. Kamp sırasında milletvekilleri, “Asgari ücrete memur maaşlarında olduğu gibi 6 ayda bir zam yapılması mümkün mü?” sorusunu yönelttiler. Bu sorunun yanı sıra, iktidara yakın olan Türkiye gazetesinde yer alan habere göre, bazı milletvekilleri ayrıca “çift zam” talebini dile getirdi. Bu talep, uygulamanın memur maaşlarına benzer bir formatta gerçekleştirilmesi gerektiğini vurguladı.
Bakan Şimşek, milletvekillerinin bu taleplerine karşılık vererek, ekonomi politikalarına dair önemli mesajlar sundu. Şimşek, “Bütçe açığı, cari açık ve enflasyonla mücadele arasında bir denge kurmadan yapılacak artışların geçici olacağını” belirtti. Bu bağlamda, önceliklerini daha köklü çözüm önerilerine verdiklerini ifade etti. Şimşek, artışların geçici etkiler yaratması durumunda, köklü sorunlar çözülmediği sürece bu tür önlemlerin kısa sürede etkisini yitireceğini vurguladı.
Bakan, mevcut ekonomik durumun getirdiği zorluklara değinerek, enflasyonun kontrol altına alınmasının önemine vurgu yaptı. Enflasyon sorununu çözmek için gerekli adımlar atılmadığı takdirde, önerilen artışların kalıcı bir çözüm sunmayacağına dikkat çekti. “Enflasyonu kontrol altına alındıktan sonra sisteme reset atmış olacağız” diye ekledi. Bu açıklama, hükümetin ekonomik önceliklerini ve stratejilerini güncel duruma göre yeniden değerlendirme yönündeki kararlılığını ortaya koydu.
Milletvekillerinin “çift zam” talebi, vatandaşların yaşam standartlarını iyileştirmek amacı taşırken, bu tür taleplerin karşılanabilmesi için daha sağlam ekonomik politikaların oluşturulması gerektiği Bakan Şimşek’in açıklamalarıyla gündeme geldi. Hükümetin yaklaşımının, yalnızca geçici çözümler yerine kalıcı ve sürdürülebilir politikalar geliştirmek olduğu anlaşılıyor. Ekonomik büyüme, mali disiplinin sağlanması ve enflasyonla etkili bir mücadele için daha kapsamlı stratejilerin gerekliliği, kamp sırasında tartışılan konular arasındaydı.
Bütçe ve mali açığı yönetmek, aynı zamanda cari açığın azaltılması gibi hedefler de hükümetin öncelikleri arasında yer alıyor. Şimşek’in açıklamaları, yatırımcıların ve toplumun güvenini artırma amacı güderek, hükümetin önceliklerini net bir biçimde ortaya koymuştur. Böylelikle, tüm kesimleri kapsayan daha dengeli bir gelir politikası oluşturma çabası da ön plana çıkıyor.
Sonuç olarak, Kızılcahamam kampında gerçekleştirilen bu tartışmalar, Türkiye’nin ekonomik politikalarının geleceği ve toplumun beklentileri konusunda önemli bir pencere açmaktadır. Bakan Şimşek’in bu konudaki duruşu, ekonomi alanında köklü değişikliklere işaret ederken, milletvekillerinin talepleri de halkın ekonomik refahı üzerine olan endişelerini ve beklentilerini göstermektedir. Hükümetin bu talepleri dikkate alıp almayacağı merak konusu.
AK Parti İzmir Milletvekili Yaşar Kırkpınar, İzmir ilinde yargı mensuplarına yönelik önemli bir gelişmeyi duyurdu. Kırkpınar, yargı mensupları için yapılacak lojman tahsisinin yanı sıra, Kemalpaşa Adliyesi’nin açılışı ve Aliağa Adliyesi’nin temel atma töreninin önümüzdeki aylarda gerçekleşeceğini belirtti.
Uzun süredir gündemde olan yargı mensuplarının lojman ihtiyacının karşılanması amacıyla hayata geçirilen bu projeyle, 212 adet konut tahsis edilmesi hedefleniyor. Bu konutlar, yargı mensuplarına çağdaş ve konforlu bir yaşam alanı sunmayı amaçlıyor. Böylece, İzmir’deki adalet sisteminin çalışanlarının yaşam standartlarının iyileştirilmesi planlanıyor.
AK Parti İzmir Milletvekili ve Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi Yaşar Kırkpınar, bu projeyle ilgili yaptığı açıklamalarda, “İzmir’de görev yapan yargı mensupları için 212 adet lojman tahsis edildi” dedi. Ayrıca, yeni bir adliye hizmet binasının da yapılacağını ifade eden Kırkpınar, bu süreçte Adalet Bakanı Yılmaz Tunç‘a teşekkür etti. Kırkpınar, “Adalet Bakanımız Sayın Yılmaz Tunç ile yaptığımız görüşmeler neticesinde, İzmir’de görev yapan yargı mensuplarının kullanımına yönelik böyle bir karar alındı” diyerek projeye olan desteğini vurguladı.
Önümüzdeki aylarda planlanan etkinliklerle ilgili olarak Kırkpınar, “Hem İzmir Kemalpaşa Adliyesi’nin açılışı yapılacak hem de Aliağa Adliyesi’nin temel atma töreni gerçekleşecek. Ayrıca, İzmir’e yeni bir adliye binası yapılması için gerekli çalışmaların hızlandığını ve yapım aşamasına geçildiğini belirtmek istiyorum” dedi. Bu açıklamalar, İzmir’deki adalet sisteminin güçlendirilmesi ve modernizasyonu bakımından oldukça önemli bir gelişme olarak değerlendirilmektedir.
Kırkpınar, bu süreçte katkı sağlayan tüm yetkililere teşekkür ederek, “Başta Adalet Bakanımız olmak üzere Adalet Teşkilatımıza ve Bakan Yardımcılarımıza çok teşekkür ediyoruz. İzmir’imiz için hayırlı ve uğurlu olsun” ifadeleriyle sözlerini tamamladı. Böylece, İzmir’deki adalet sisteminin altyapısının güçlendirilmesi ve yargı mensuplarının yaşam koşullarının iyileştirilmesi adına atılan adımlar, bölgedeki hukukun üstünlüğünü pekiştirecek önemli unsurlar arasında yer alacak.