01 Haziran 2025 Pazar
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Karşıyaka Belediye Meclis Üyesi ve eski İl Başkan Yardımcısı Sadettin Coşkuner, DİSK (Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu) hakkında sert eleştirilerde bulunarak, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde devam eden grev sürecini gündeme taşıdı. Coşkuner, sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımda DİSK’e seslenerek, bazı önemli noktaları vurguladı.
Coşkuner, paylaşımına “Hey DİSK, sana sesleniyorum!” diye başlayarak, Çiğli, Menemen, Aliağa ve Karşıyaka Belediyelerinde işten çıkarılan emekçilerin DİSK’in üyeleri olduğunu hatırlattı. Bu bağlamda, İzmir Büyükşehir Belediyesi önünde verilen mücadeleye atıfta bulunarak, “Bugün İzmir Büyükşehir Belediyesi önünde verdiğiniz mücadeleyi, onlar için de sergilediniz mi?” şeklindeki sorusuyla dikkat çekti. Amacı, DİSK’in yalnızca belirli durumlarda ses çıkardığını ve diğer meselelerde sessiz kaldığını belirtmekti.
Coşkuner, paylaşımlarında ‘Emek en yüce değerdir’ ifadesini kullanarak, bu değerin kişiye, kuruma veya siyasi ilişkilere göre değişmemesi gerektiğini ifade etti. DİSK’in şu anda yürüttüğü mücadelenin yalnızca “ücret pazarlığına” indirgenmiş olduğuna dikkat çekti. Bu durumun, emekçilerin haklarının gözetilmediği bir tablo çizdiğini belirtti.
Ayrıca, coşkuner, DİSK’in sessiz kaldığı işten çıkarılan emekçiler konusunda sorgularda bulunarak, ‘Peki ya onurlarıyla çalışan ama sessizce kapı önüne konulan kendi üyeleriniz? Onlar için neden suskunsunuz?’ diye sordu. Bu cümleyle, DİSK’in kendi üyelerini savunan bir duruş sergilemediğini, aksine onların yaşadığı haksızlıklara kayıtsız kaldığını ima etti.
Son olarak, DİSK’in gerçek anlamda hak arıyorsa, kendi içindeki haksızlıklara da el atması gerektiğine vurgu yaptı. “Gerçekten hak arıyorsanız, önce kendi arkadaşlarınızın uğradığı haksızlıkların hesabını sorun!” diyerek, sendikanın kendi içindeki sorunları çözmeden dışarıda hak arayışında bulunmasının samimi olmayacağını belirtti. Bu eleştirileriyle Coşkuner, işçi sendikalarının ve temsilcilerinin, yalnızca belirli gruplarla sınırlı kalmadan, tüm emekçilerin haklarını savunması gerektiğinin altını çizdi.
Aliağa’nın turizm potansiyelini ön plana çıkarmayı hedefleyen Aliaport Deniz Yolcu İskelesi, bu bölgenin Ege’nin Avrupa’ya açılan kapısı olarak dönüşümüne katkı yapacak önemli bir projedir. Yaz sezonunda başlaması planlanan seferler öncesinde, bu iskeleden Aliağa’nın alacağı yararların bilimsel çalışma ve analizlerle detaylıca değerlendirildiği ortaya konmuştur. Bu bağlamda, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Turizm Fakültesi öğretim üyeleri Doç. Dr. Nazım Çokişler ve Dr. Özgür Sarıbaş tarafından hazırlanan “Aliaport Deniz Yolcu İskelesi’nin Aliağa’nın Turizm Potansiyeli Açısından SWOT Analizi ile Değerlendirilmesi” başlıklı çalışma, kapsamlı bir rapor haline getirilmiştir.
Raporun sunumu, Aliapark Atla Terapi Merkezi ALBEST Tesislerinde gerçekleşmiş olup, Aliağa kamuoyunun katılımına açık olmuştur. Sunumda bulunmak üzere; Aliağa Kaymakamı Zekeriya Güney, Aliağa Belediye Başkanı Serkan Acar, kamu kurumlarının müdürleri, meslek odası ve kooperatif temsilcileri, merkez mahalle muhtarları, belediye başkan yardımcıları ve çeşitli yöneticiler yer almıştır. Sunum sırasında, Aliağa’nın turizm açısından güçlü ve zayıf yönleri bilimsel veriler doğrultusunda ele alınmış ve aynı zamanda Aliaport’un faaliyete geçmesiyle birlikte çeşitli paydaşların görev ve sorumluluklarına değinilmiştir.
Aliağa’nın güçlü yönleri ise detaylı bir şekilde raporda incelenmiştir. SWOT analizinde vurgulanan temel kazanımlar sadece turizmle sınırlı kalmayıp, sosyal, kültürel ve ekonomik yönleri de kapsamaktadır. Bu bağlamda, raporda şu güçlü yönlerden bahsedilmektedir: İzmir’e yakın oluşu ve kolay ulaşım imkânları, diğer turistik ilçelere göre avantajlı konum, zengin alışveriş ve sosyal yaşam alternatifleri, Mavi Bayraklı Ağapark Plajı ve modern turistik tesisler, Ege adalarından gelen turistlerin bölgeye artan ilgisi, büyük sanayi kuruluşlarının ekonomik gücü, Güzelhisar ve Helvacı köylerinde yapılan kırsal turizm yatırımları, Antik Aiolis Bölgesi’ndeki tarihi kentlerin varlığı, modern altyapıya sahip bir yolcu iskelesi planlaması, iskele ile şehir merkezi arasında düşünülen tramvay hattı ve Türkiye genelinde artan deniz turizmi trendinin bölgeye yansıması. Tüm bu unsurlar, Aliağa’yı bir turizm destinasyonu olarak öne çıkaran ve Aliaport’un önemini artıran başlıca faktörler olarak değerlendirilmiştir.
Sunumun açılış konuşmasını yapan Aliağa Belediye Başkanı Serkan Acar, bu çalışmanın önemini vurgulayarak, “Üniversitemizden, ilçemizin eksikleri ve artılarıyla ilgili bir değerlendirme yapılmasını, özellikle de turizm potansiyelimiz açısından bir SWOT analizinin hazırlanmasını talep etmiştik. Üniversite yönetimimiz ve Turizm Fakültemiz bu konuda büyük bir destek sağlamıştır. Değerli hocalarımızın yaptığı incelemelerin sonucunda kapsamlı bir rapor ortaya çıkmıştır. Bu raporun sunumu vesilesiyle, değerli paydaşlarımızla bir araya gelmeyi arzuluyorum. Çünkü bu ilçe hepimizin ve burada hepimize önemli görevler düşmektedir. Kurumlar, sivil toplum kuruluşları ve aynı zamanda halk olarak bu süreçte önemli sorumluluklarımız bulunmaktadır. Bu nedenle, hep birlikte bu raporu değerlendirelim ve katkılarımızı sunalım; Aliağa’nın geleceği için ortak akılla hareket edelim.” ifadelerini kullanmıştır. Bu durum, Aliağa’nın geleceği için yapılması gereken iş birliğinin ve katılımcılığın önemini net bir şekilde ortaya koymuştur. – İZMİR
Aslanoğlu, İzmir’deki grevlerin İzmirlileri üzdüğüne dikkat çekerek, toplum yararına çözüm odaklı bir yaklaşım benimsemek gerektiğini vurguladı. “Kazanan-kaybeden” anlayışının ötesinde, halkın ihtiyaçlarına yönelik bir diyalog çağrısında bulunarak, bayram öncesinde mevcut eylemlerin sonlandırılması için ortak bir çaba gösterilmesi gerektiğini belirtti.
Değerli Sendika Temsilcileri ve Kıymetli Emekçi Kardeşlerimiz, diyerek başladığı konuşmasında Aslanoğlu, Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) emeğin hakkını savunmanın yanı sıra toplumsal uzlaşıyı sağlamanın da demokrasi açısından önemli bir temel olduğunu ifade etti. İzmir’deki grevlerin sebep olduğu mağduriyetlerle ilgili olarak İzmirlilerin daha fazla zarar görmemesi için işçi kardeşlerini diyaloga ve makul bir noktada buluşmaya çağırdı.
Mesajında, işçilerin insan onuruna uygun yaşamalarının sosyal devletin ve CHP’nin en önemli hedefleri arasında olduğunun altını çizen Aslanoğlu, kamu kaynaklarının sınırlılığı ve hizmetlerin kesintisiz sürdürülmesi gerekliliğinin de göz ardı edilmemesi gerektiğini dile getirdi. Türkiye’deki tüm belediyelerin mali durumunun sıkıntılı olduğunu ve AKP iktidarının yerel yönetimlere yönelik olumsuz tutumlarının bu durumu derinleştirdiğini belirtti.
Aslanoğlu, “işçiye 22.000 TL’yi hak gören, demokrasiye ağır darbeler vuran, adaleti sopa olarak kullanan AKP iktidarına karşı sendikalarımız ile birlikte eylem yapmalıyız” diyerek, kamuoyunda daha adil bir ücrete ulaşmak için birlik olmanın önemine vurgu yaptı. Bu bağlamda, “Kazanan-kaybeden” değil, “halkın yararına çözüm” odaklı bir yaklaşım benimsemenin gerekliliği üzerinde durdu.
Daha önce sendika ziyaretinde de belirttiği gibi, “ya hep ya hiç” yaklaşımının uzun vadede işçilere zarar verdiğini belirten Aslanoğlu, kademeli ve sürdürülebilir bir artış modelinin masaya konulmasını talep etti. Toplumsal dayanışmayı zedeleyen sert söylemler yerine, CHP’li belediye başkanının uzattığı diyalog elini kavramaya yönlendirdi. Belediye başkanının, partinin geleneğine uygun olarak halkın yanında ve emeğin yanında durduğunu ifade etti.
Aslanoğlu, çalışma barışını bozacak beyan ve açıklamaların onarılmaz yaralara yol açabileceğine dikkat çekerken, işçilerin diğer işçilerle ve yöneticilerle karşı karşıya getirecek davranışlardan kaçınılması gerektiğini vurguladı. Bu tür davranışların AKP iktidarının işine yarayacağını belirtti.
Sonuç olarak, İzmirlileri üzen eylemlerin bayram öncesinde sonlandırılması gerektiğini dile getiren Aslanoğlu, tüm çalışanları İzmirlilerin sesini dinlemeye, uzlaşmaya ve diyalog kurmaya davet etti.
İzmir’in turistik ilçesi olan Çeşme, son dönemde ciddi bir su sıkıntısıyla karşı karşıya kalıyor. Kutlu Aktaş Barajı’ndaki su seviyesinin alarm verici bir şekilde yüzde 13’e düşmesi, Çeşme Belediyesi’ni su tasarrufuna yönelik acil önlemler almaya yönlendirdi. Bu bağlamda, Çeşme Belediye Meclisi, 5 Mayıs 2025 tarihinde aldığı kararla birlikte yeni düzenlemeler getirdi.
Bu düzenlemeler, hem konutları hem de iş yerlerini kapsayan geniş bir kapsamda hazırlanmış olup, su krizinin etkilerini azaltmak amacıyla hayata geçirildi. Çeşme Belediyesi, vatandaşlara yönelik yaptığı “Önemli Bilgilendirme” duyurusunda, su kullanımında dikkatli olunması gerektiğini vurguladı ve bu doğrultuda bazı yasakların getirileceğini açıkladı.
Duyuruda yer alan bilgiler doğrultusunda, Çeşme Belediye Meclisi’nin 5 Mayıs 2025 tarihli 2025/5-60 sayılı kararına dayanarak, Su Tasarrufu Tedbirleri kapsamında eklenen maddeler şöyle sıralandı:
1. İşyeri ve konutların kapı önlerinin yıkanması yasaklanmıştır.
2. Faaliyet konusu araç yıkama olmayan işyeri ve konutların ön bahçeleri ile bahçe alanlarında motorlu taşıt yıkanması yasaklanmıştır.
3. Faaliyet konusu ile ilişkisi bulunmayan işyerleri ve konutlarda; balkon, bahçe, kapı önü gibi alanlarda halı, kilim, paspas gibi eşyaların yıkanması yasaklanmıştır.
4. İşyeri ve konutlarda bahçe sulaması için belirlenen yasak saatler aşağıda belirtilmiştir:
• 1 Ekim – 30 Nisan tarihleri arasında sabah 10:00 ile akşam 16:00 arası
• 1 Mayıs – 30 Eylül tarihleri arasında sabah 08:00 ile akşam 18:00 arası
Yukarıda belirtilen saatlerin dışında sulama yapılmasına izin verilmektedir. Bu kuralların titizlikle uygulanması ise su kaynaklarının sürdürülebilirliği açısından büyük bir önem taşıyor. Çeşme Belediyesi, bu süreçte tüm vatandaşlardan hassasiyet göstermelerini rica etti.
Bu yasaklamaların amacı, Çeşme’deki su kaynaklarını korumak ve gelecekte yaşanabilecek benzer sorunların önüne geçmek. Su, hayatın temel bir kaynağı olduğundan, tasarruflu kullanımının önemi giderek artıyor. Çeşme Belediyesi, su kaynaklarının bilinçli bir şekilde kullanılması konusunda halkı bilgilendirmeyi sürdürecektir.
Sonuç olarak, Çeşme’de su sıkıntısının artması, yerel yönetimi oldukça önemli ve acil tedbirler almaya zorladı. Su tasarrufu tedbirleri, yalnızca Çeşme için değil, tüm İzmirliler için hayati bir konu haline geldi. Böylece, su kaynaklarının korunması ve gelecekte yaşanabilecek bir su krizinin önüne geçilmesi için herkesin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerektiği açıkça ifade edilmiştir.
Mustafa KÖPRÜLÜ/ İZMİR,
3’üncü Lig temsilcisi Altay’da, Başkan Yüksel Gürüz’ün kongre öncesi Teknik Direktör Tuna Üzümcü ile yaptığı ön protokol büyük bir heyecan yarattı. Genç teknik adam, göreve başlayacağı günü iple çektiğini ifade ederek, Başkan Gürüz ile sürekli iletişim halinde olduklarını ve yeni sezon planlamalarına başladıklarını belirtti. Üzümcü, “Altay’ın köklü bir değişime, yenilenmeye ihtiyacı vardı” diyerek takımın son yıllardaki olumsuz gidişatına işaret etti. Kulübün, Süper Lig’den 3’üncü Lig’e düşmesinin ardından yaşanan zorlu süreçleri hatırlatan Üzümcü, son 4 sezonda 3 kez küme düşüldüğünü ve bu süreçte yalnızca 1 kez ligde kalma başarısı gösterildiğini söyledi. Hatta bu başarıyı da kendilerinin sağladığını vurgulayarak, “O dönemde neler yaşadığımızı herkes biliyor” ifadelerini kullandı.
Tuna Üzümcü, kulüpten ayrılışının ardından kendisine yönelik sergilenen sabırsızlık hakkında da değerlendirmelerde bulundu. “Altyapımızda yetişen genç oyuncuların zamana ihtiyacı vardı. Bu sezon 2’nci Lig’de de başarılı bir yıl geçiremedik” diyen Üzümcü, Altay’ın 3’üncü Lig’de kötü gidişatına son vermek ve yeniden üst sıralara oynamak zorunda olduğunu dile getirdi. Yönetimin, mevcut kadroyu koruma ve transfer sürecini açma yönünde planlar yaptığını da ekledi. “Altay’ı 1’inci Lig’de tutmuş bir teknik ekibiz. Yine zorlu bir süreç bizi bekliyor” diyerek, tüm zorluklara rağmen birlikte başarının yakalanacağına olan inancını vurguladı.
Tuna Üzümcü’nün açıklamaları, Altay camiasında yeni bir umut ışığı yaratıyor. Altay’ın geçmişte yaşadığı sıkıntıları aşmak için köklü değişimlerin şart olduğunu vurgulayan Üzümcü, “Başarı sadece bizimle gelmez, taraftarlarla, futbolcularla, teknik ekip ve yönetimle birlikte gelir” sözleriyle takım çalışmasının önemine dikkat çekti. Altay taraftarları, yeni teknik adamın vizyonu ve yönetimle birlikte yapacakları değişimlerin, takımın geleceği açısından ne derece etkili olacağını merakla bekliyor.
Böylece, Tuna Üzümcü’nün liderliğinde Altay için yeni bir dönem başlamak üzere. Gerçekleşecek köklü değişimlerin, kulübün geçmişteki başarılarına bir an önce dönmesi ve Süper Lig’deki yerini sağlamlaştırması bekleniyor. Altay taraftarları, kulübün bu özel yolculuğunda kendilerine düşen görevleri yerine getirerek, yeni hedefler doğrultusunda yola çıkan takımın yanında olmayı sürdürecekler. Üzümcü’nün tutkulu yaklaşımı ve inandığı hedefler, Altay’ın gelecekte daha ışıltılı günlere ulaşmasına katkı sağlayabilir.