İzmir Katip Çelebi Üniversitesi’nden (İKÇÜ) yapılan yazılı açıklamada, 4/D statüsünde çalışan sürekli işçilerin temsilcisi olan Öz Büro-İş Sendikası ile Aralık 2024’te başlayan görüşmelerin, işe yönelik ücret artışı, sosyal haklar ve yıllık izinler gibi konularda anlaşmazlıkla sonuçlandığı ifade edilmiştir. Bu durum, işçilerin yanı sıra üniversite yönetimini de etkilemiş ve taraflar arasında çözüm arayışı hız kazanmıştır.
Üniversite yönetimi, 2025 yılı ilk yarısı için memur maaş artış oranı olan %11,54’lük zam teklifinin sosyal hakları da kapsayacak şekilde, 14 Mart’ta sendikaya yazılı olarak ilettiklerini belirtmiştir. Fakat, sendikanın bu teklife yanıt vermeden arabulucuya başvurduğu ve devam eden görüşmelere katılım sağlamadığı dile getirilmiştir. Bu durum, üniversite yönetimi tarafından şaşkınlıkla karşılanmakta olup, görüşmelerin sağlıklı bir şekilde ilerlememesi anlaşmazlıkların derinleşmesine yol açmıştır.
Açıklamaya göre, sendika, destek ve güvenlik çalışanları için profesör maaşının %23 fazlasını, teknik personel için ise %31’lik bir artış talep etmektedir. Örneğin; mevcut durumda 43.800 lira maaş alan bir destek hizmetleri işçisinin 112.500 lira net maaş, 45.000 lira alan bir teknik hizmetler işçisinin ise 119.650 lira net ücret talep ettiği ifade edilmiştir. Ancak, tüm bu taleplerin değerlendirilmesine rağmen, sendikanın anlaşma zemini oluşmadan grev kararı alması, üniversitenin işleyişini tehlikeye atan bir adım olarak yorumlanmaktadır.
İKÇÜ yönetimi, bu süreçte kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanılması ilkesini gözeterek çalışmalarını sürdürdüklerini vurgulamaktadır. Bunun yanı sıra, üniversite işleyişinde aksama yaşanmaması için gerekli tüm tedbirlerin alındığı da belirtilmiştir. Bu süreçte, her iki tarafın da karşılıklı anlayış ve uzlaşmaya varması gerektiği, aksi takdirde durumun daha da karmaşıklaşabileceği düşünülmektedir.
Sonuç olarak, bu tür anlaşmazlıkların hem işveren hem de çalışanlar açısından olumsuz sonuçlar doğurabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. İKÇÜ’nün tutumu, işçilerin haklarını gözetme çabası ile kamu kaynaklarının etkin kullanımı arasında bir denge kurma çabası olarak değerlendirilmelidir. Her ne kadar sendika taleplerinde kararlı duruşunu sürdürse de, üniversite yönetiminin çözüm odaklı yaklaşımı, olası bir grev durumunun önüne geçebilir.
Bundan sonraki süreçte, görüşmelerin yeniden başlatılması ve tarafların ortak bir paydada buluşması, tüm çalışanların huzuru ve üniversitenin işleyişi için büyük önem taşımaktadır. Hem işçiler hem de yönetim tarafından atılacak adımlar, sürecin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi açısından kritik öneme sahip olacaktır.