İzmir’in Karşıyaka ilçesinde, CHP‘li Karşıyaka Belediyesi‘nde çalışan işçiler, aylardır ödenmeyen maaşları ve birikmiş hak edişleri nedeniyle belediye binası önünde gerçekleştirdikleri eylemi, belediye başkanının makam odası önüne taşımış durumdalar. Bu gelişme, işçilerin maaş ve hak ediş taleplerini daha da vurgulamak amacıyla gerçekleştirilmiştir. İşçiler, başkanlık makamı önünde sloganlar atarak, taleplerini dile getirmiştir.
Kent A.Ş. ve Personel A.Ş. bünyesinde görevli olan Karşıyaka Belediyesi işçileri, belediye başkanı Behice Yıldız İşçimenler Ünsal‘ın makamının önünde toplanarak, ödenmeyen maaşlarının yanı sıra yıllardır bekledikleri Toplu İş Sözleşmesi (TİS) farklarının da yatırılmasını istemişlerdir. İşçiler, çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve haklarının güvence altına alınmasını talep ederek, sürekli olarak eylem yapacaklarını belirtmişlerdir.
Ayrıca, Kent A.Ş. çalışanlarının son 5 aydır maaşlarını hiç alamadığı, ödemelerin zamanla yapılmaya çalışıldığı ifade edilmiştir. Personel A.Ş. çalışanları ise her ay maaşlarını geç ve parça parça almakta olup, örneğin, haziran ayı maaşlarının sadece yüzde 75’inin yatırıldığı, kalan yüzde 25’lik kısmının ise hala ödenmediği belirtilmiştir. Bu durum, işçilerin ekonomik olarak zor bir duruma düşmelerine neden olmaktadır. Aynı zamanda görev yapan işçilerin, bir yıl önce ödenmesi gereken TİS farklarını bekledikleri de öne sürülmüştür.
Bu eylem, işçilerin yaşadığı sıkıntıların ve hak kayıplarının çözülmesi için bir protesto yöntemi olarak şekillenmiştir. İşçiler, belediye yönetimine yönelik taleplerini sürdürerek çözüm sağlanana dek eylemlerine devam edeceklerini bildirmiştir. Eylemlerin büyümesi ve kamuoyunda dikkat çekmesi, belediye yönetiminin bu duruma bir çözüm bulma gerekliliğini ortaya koymaktadır. İzmir genelinde benzer sorunları yaşayan çalışanlar, dayanışma içerisinde olmaya ve taleplerini yükseltmeye devam etmektedirler.
Karşıyaka Belediyesi önünde bu eylem, sadece çalışanların ekonomik sıkıntılarını değil, aynı zamanda çalışma koşullarını ve iş güvenliğini de sorgulayan bir duruma işaret etmektedir. Bu noktada, kamu işçileri ve sendikaların, söz konusu sorunların çözümünde nasıl bir rol üstlenecekleri merak konusu olurken, toplumun diğer kesimlerinden de destek beklenmektedir. İşçilerin özverili çalışmaları ve haklı talepleri, yerel yönetimlerin alması gereken önlemleri ortaya koymakta ve işçi-işveren ilişkilerinin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini vurgulamaktadır.
Tüm bu gelişmeler, İzmir gibi büyük şehirlerde işçi haklarının ne denli önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne sererken, aynı zamanda sosyal adalet arayışının ve toplumsal dayanışmanın gerekliliğini de hatırlatmaktadır. İşçilerin bir araya gelerek haklarını talep etmeleri, iş yaşamının yeniden şekillenmesine olanak tanıyacak bir hareketlilik yaratmaktadır.