İzmir’de, Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı şirketlerde çalışan işçiler, ödeme krizi ve işten çıkarmalara karşı düzenledikleri yürüyüşlerin 4. gününde yarım gün iş bırakma eylemi gerçekleştirdi. İşçiler, yürüyüşlerinin ardından basın açıklaması yapmak üzere Konak Pier’den Kültürpark Basmane Kapısı önüne kadar slogan atarak yürüdüler. Yürüyüşün amacı, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan 300’den fazla işçinin işten çıkartılmalarına karşı durmak ve bu işçilerin işlerine geri alınması talebini ortaya koymaktı.
![]()
İşçilerin dört gün boyunca sürdürdükleri eylemler, ilk olarak geçen pazartesi günü “Çıplak Maaşa Çıplak Ayak Yürüyüşü” adı altında başlamıştı. Yarım gün iş bırakma eylemine katılan işçiler, haklarını talep etmek için sokaklara dökülürken, basın açıklaması sırasında önemli mesajlar verdiler. Genel-İş İzmir 2 No’lu Şube Başkanı Ercan Gül, yaptığı açıklamada, İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi CHP Grubu Sözcüsü Yağmur Yurdakul’un, işçilerin eylemlerinin değersizleştirilmesine yönelik ifadelerine tepki gösterdi. Gül, işçilerin dört günlük mücadeleleri boyunca herhangi bir konuda kendilerinin dinlenmediğini ve belediye başkanının bürokratlar tarafından yanlış bilgilendirildiğini ifade etti.
Gül, “Cemil Başkanın gözüne az gelmiş olabilir ama biz 4 gündür iş yerlerimizde baskı ve tehdit altındayız. Çözüm masasının kurulması lazım” diyerek, işçilerin sorunlarının acilen ele alınması gerektiğini vurguladı. Beş gündür işten çıkarılmak üzere bekleyen arkadaşları bulunduğunu belirterek, “Tasarruf işçinin ekmeğinden olmaz” ifadesini kullandı. İşçilerin taleplerinin, işten çıkarılmaların durdurulması ve mevcut işçilerin haklarının korunması olduğunu dile getiren Gül, “Başkana çağrıda bulunuyorum; buraya gelip bizi dinlemeleri gerekiyor” dedi.
Genel-İş İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Engin Topal da açıklamalarında, işçilerin siyasi söylemlerle alet edilmemesi gerektiğini belirtti. Topal, “Dün akşam maaşların üçüncü taksidi yattı. Birçok arkadaşımızın evine tek taksitle faturalar geliyor. Üç taksitle maaş alırken neden faturalar tek seferde ödeniyor?” şeklinde eleştirilerde bulunarak, maaşların ödenme şeklini sorguladı. Emekçilerin ekonomik zorlukları en çok hisseden grup olduğunu belirten Topal, “Bizim derdimiz sadece geçinmek” dedi.
Açıklamalarını sürdüren Genel-İş İzmir 3 No’lu Şube Başkanı Serap Yılmaz da benzer bir üslupla Yurdakul’a tepki göstererek, “O sandalyede oturmakla olmuyor, işçilerin emeğiyle oradasın” dedi. Meclis üyelerine seslenerek, işçilerin yanında olmaları çağrısında bulunan Yılmaz, “Ayda üç kez meclise gitmekle bu iş bitmiyor; particilik bu değildir” diyerek, siyasi emellerle işçileri üzmeme çağrısında bulundu. Genel-İş İzmir 9 No’lu Şube Başkanı Sedat Kenar, yaptığı açıklamada ise işçilerin durumunu gözler önüne seren bir çağrıda bulunarak, eylemlerinin süreceğini ifade etti. Kenar, “Makul ve kabul edilebilir bir takvim istiyoruz. Emeğin siyaseti olmaz, yalnızca onuru olur” dedi.
İzmir’de yaşanan bu olaylar, kentteki işçi hareketliliğinin ve ekonomik krizlerin ne denli bireyler üzerinde etkili olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir. İşçilerin talepleri karşısında duyarsız kalınmasının, toplumsal barışı tehdit edebileceği düşünülmektedir. Bu nedenle, işçilerin taleplerinin dikkate alınması ve sağlıklı bir diyalog ortamının yaratılması büyük önem arz etmektedir. İzmir’in işçi sınıfının bu kararlılığı, diğer şehirlerdeki işçi hareketlerini
