İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde işten çıkarılan işçiler, 9. günlerinde belediye binası önünde eylemlerini sürdürüyor. Bu işçiler, İZDOĞA, İZBETON ve İZULAŞ şirketlerinde çalışıyordu ve hukuksuz yere işten çıkarıldıklarını iddia ediyorlar. Konak’ta bulunan İzmir Büyükşehir Belediyesi Egemenlik binası önünde toplanan işçiler, Türkiye Belediyeler ve Genel Hizmetler İşçileri Sendikası (Belediye-İş) yöneticileri ve diğer sendika üyelerinin de desteğiyle, seslerini yükselterek haklarını talep ediyorlar.
![]()
Eylemde işçiler adına konuşan Belediye İş 2 No’lu Şube Başkanı Savaş Atalay, işten çıkarılma süreciyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Atalay, mevcut işçi çıkarımının haksız olduğuna vurgu yaparak, “Toplu sözleşmemiz biteli 17 ay oldu. Cemil Tugay, ‘Toplu sözleşmeden geri atacaksınız, yoksa ben bin kişiyi işten çıkartacağım’ diyor” şeklinde ifadelerde bulundu. Bu durumun, sendikaların bağımsızlığını ve hak arama mücadelesini zayıflatma amacı taşıdığını belirten Atalay, mevcut toplu sözleşmelerin mahkemelerin dahi müdahale edemediği bir biçimde yürürlükte olduğunu, buna rağmen yapılan tehditlerin kabul edilemez olduğunu ifade etti. Ayrıca, işçilerin bu süreçte alacakları enflasyon farkı, işe devam primi ve teşvik primlerinin de mevcut olduğunu hatırlattı.
İşten çıkarılan işçilerden biri olan Onur Cengiz, “Hep beraber, omuz omuza mücadelemizi sürdürüyoruz. Bugün arkadaşlarımıza, yarın hepimize. Mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Biz emeğimizi geri istiyoruz” sözleriyle eylemin önemini vurguladı. Cengiz, işçilerin haklarına sahip çıkmak için kararlı bir duruş sergilediklerini dile getirdi.
Eyleme katılan işçilerin aileleri de destek vermek amacıyla oradaydı. İşten çıkartılan bir işçi olan Alev Bozkır, eşinin 14 yıldır belediyede çalıştığını ve işten çıkarılma sürecinin aileleri üzerinde yarattığı etkiye dikkat çekti. Bozkır, “Hiçbir sıkıntısı yoktu, en çok çalışan elemanlardan biriydi. Bir akşam mesai saati dışında misafirlikteyken bir telefon geldi ve eşimin işten çıkartıldığı söylendi. O an başımızdan aşağı kaynar sular döküldü. Biz de hakkımızı savunmaya geldik. Kirasını ödeyemeyen, çocuğuna harçlık veremeyen emekçiler burada” şeklinde duygusal bir açıklamada bulundu. Bu tür hikayeler, işten çıkarılan emekçilerin yaşadığı zorlukların sadece bireysel değil, toplumsal bir sorun haline geldiğini gözler önüne seriyor.
Tüm bu yaşananlar, işçilerin birlik olmasının ve haklarını aramalarının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha göstermekte. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan emekçilerin sesi olan bu eylemlerin, toplumda daha geniş bir destek bulması umuduyla, işçilerin taleplerinin karşılık bulması gerektiği de vurgulanmaktadır. İzmir’de yaşanan bu gelişmeler, Türkiye genelinde işçi haklarının ne denli önemli olduğuna dair tartışmaların yeniden gündeme gelmesine neden olmaktadır.
