İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZSU Genel Müdürlüğü’nde önemli bir görev değişikliği yaşandığı iddia edildi. Edinilen bilgilere göre, İZSU Makine İkmal Daire Başkanı Aktan Akarsu, hakkında yürütülen bir soruşturma nedeniyle görevden alındı. Bu durum, İZSU’nun son dönemde yaşadığı tartışmalı durumların ışığında oldukça dikkat çekici bir gelişme olarak değerlendirildi. Akarsu’nun boşalttığı koltuğa kimin getirileceği ise henüz netlik kazanmadı.
Son günlerde İZSU, özellikle tamir-bakım ve araç kiralama hizmetleri konusundaki tartışmalı ihaleleri ile gündeme gelmişti. Bu ihalelerden biri, konkordato ilan eden bir firma olan Ulaşım İç ve Dış Tic. A.Ş.’ye verilen 594 milyon 600 bin liralık ihale oldu. Kamuoyunda bu ihale ile ilgili eleştiriler yükselmeye başladı. İddialar, İZSU’nun kendi imkanlarıyla yapabileceği hizmetler için neden İstanbul merkezli bir şirkete yöneldiği üzerine yoğunlaştı.
İhale konusu olan şirketin, İstanbul’da arızalanan ve yanan araçların bakımını yapmasıyla tanınması, kamuoyunda tartışmalara neden oldu. Bu bağlamda, İZSU’nun yerel firmalara neden şans vermediği ve büyük meblağlarla İstanbul merkezli bir firma ile işbirliği yaptığı soruları gündeme geldi. Ayrıca, ihalenin çok yüksek bir rakam olması da dikkat çekici bir diğer unsurdu.
Eleştirilerin bir diğer boyutu ise, Ulaşım İç ve Dış Tic. A.Ş. şirketinin mali müşavirliğini üstlenen kişinin kim olduğu ile ilgilidir. İddialara göre, bu şirketin mali müşavirliğini Türkiye Cumhuriyeti Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Özgür Karabat yürütmektedir. Bu durum, siyasi söylemlerin ve kamu idaresinin işleyişinin nasıl birbiriyle etkileşimde bulunduğu konusunda daha fazla soru işareti oluşturdu.
Özetle, İZSU Genel Müdürlüğü’ndeki görev değişikliği ve devamında gelen tartışmalar, sadece bir iç yönetmeliğin ötesinde, kamu ihale süreçleri ve siyasi bağlantılar açısından kaygı verici bir tablo çizmektedir. Gelecek süreçte, İZSU’nun yeni yönetimi ile bu tartışmalara cevap verip veremeyeceği merak konusu olacaktır. Kamuoyunun dikkatle takip ettiği bu süreç, hem yerel yönetimlerin nasıl işlediği hem de kamu kaynaklarının nasıl yönetildiği konusunda daha geniş bir tartışmayı da beraberinde getirebilir.
