Görüşmede Suriye’deki durumun ele alındığını belirten İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, “Türkiye’nin Suriye’yi İsrail’e karşı bir üs olarak kullanmasını istemiyoruz. Türkiye ile Suriye’de çatışmayı nasıl önleyebileceğimizi konuştuk” ifadelerini kullandı. Bu açıklamalar, Türkiye’nin Suriye politikasının, İsrail’in güvenlik stratejileri üzerindeki etkisine işaret etmektedir. Netanyahu, Suriye’deki çatışmaların her iki ülke için de riskler barındırdığını vurgulayarak, nesnel bir çözüm arayışında olduklarını dile getirdi ve bu bağlamda Suriye meselesinin Türkiye-İsrail ilişkileri bakımından ne kadar önemli olduğunu gözler önüne serdi.
Netanyahu, ayrıca ABD’nin Türkiye ile olan iyi ilişkilerine de dikkat çekti. “Türkiye’nin Donald Trump ile iyi ilişkileri var, bu konuda ABD’den daha iyi bir arabulucu olabileceğini düşünüyorum” sözleri, Amerika Birleşik Devletleri’nin bölgedeki rolünün ve Türkiye ile olan ilişkilerinin ne derece etkili olduğunu somut bir şekilde ortaya koyuyor. ABD’nin uzun süredir süren stratejik dostluğu, Türkiye ve İsrail arasındaki diyalog ve müzakerelerde kritik bir fonksiyon üstleniyor. Netanyahu’nun bu ifadeleri, her iki ülkenin de karşılıklı çıkarları doğrultusunda işbirliği yapma niyetinde olduğunu gösteriyor.
İkili ilişkilerde Suriye meselesinin çözümü açısından diyalog, bu tür açıklamalarla daha fazla önem kazanıyor. Her ne kadar birçok zorluk ve sorun bulunsa da, doğrudan çatışma yerine diyalog ve arabuluculuk yoluyla çözümler aramak, hem İsrail hem de Türkiye için daha kabul edilebilir bir yaklaşım. Özellikle Suriye’de ağırlığını artıran gruplar ve bölgesel dinamikler, her iki taraf için de endişe verici hale geldiğinden, bu tür istişarelerin yapılması her iki ülkenin güvenliğini sağlama anlamında önem taşımaktadır.
Netanyahu’nun açıklamaları, Türkiye-İsrail ilişkilerinde Suriye’nin nasıl bir aktör olduğuna da ışık tutuyor. Zira, Türkiye’nin Suriye’de gösterdiği askeri varlık, hem yerel hem de global aktörlerin ticari ve stratejik hesaplarını etkiliyor. Suriye’nin durumu, aynı zamanda bu iki ülkenin yanı sıra, ABD, Rusya ve İran gibi güçlerin de çıkarlarıyla doğrudan ilişkilidir. Dolayısıyla, bölgedeki güç dengeleri üzerine yapılan her türlü değerlendirme, yalnızca Türkiye ve İsrail arasındaki ilişkileri değil, aynı zamanda bölgedeki diğer aktörlerin de hamlelerini etkileya bilir.
Sonuç olarak, Netanyahu’nun açıklamaları, Türkiye ve İsrail’in karşılıklı olarak Suriye’deki durumu nasıl yönetebilecekleri üzerine bir yol haritası çizme çabasını sergiliyor. Savaş yerine barış ve diplomasi yoluyla ilerleme kaydetmek için atılacak adımlar, her iki ülkenin stratejileri açısından büyük önem arz ediyor. Giderek karmaşıklaşan bölgesel dinamikler, Türkiye ve İsrail’in işbirliğinin ne derece hayati olduğunu bir kez daha ortaya koymuş durumda. Karşılıklı anlaşmayı sağlamak ve barışçıl bir çözüm bulmak, her iki ülkenin de önceliklerinden biri olmalı.