İZMİR’in Karabağlar ilçesinde yaşanan trajik bir olay, mahkemelerde uzun süre yankı buldu. 10 Şubat 2022 tarihinde meydana gelen olayda, 43 yaşındaki Hakkı Öz ile 40 yaşındaki Buket Çelik arasında bir tartışma patlak verdi. İkili, Aşık Veysel Mahallesi’nde park halindeki hafif ticari araçta bir araya gelmişti. İddialara göre, iki kişi arasında çıkan tartışmanın ardından Buket Çelik, Öz’ü sürücü koltuğunda otururken boğarak öldürdü. Öz, emniyet kemeriyle boğulduğu gerekçesiyle olay sonrasında Buket Çelik gözaltına alındı ve sonrasında tutuklandı.
Buket Çelik’in durumu, İzmir Adli Tıp Grup Başkanlığı’nın hazırladığı otopsi raporu sonucunda daha da karmaşık bir hale geldi. Raporda, Hakkı Öz’ün kanında hem ethanol hem de sildenafil tespit edildiği belirtilirken, ölüm nedeninin mekanik asfiksi ve beyin iskemisi olduğu ifade edildi. Bu durum, Buket Çelik aleyhine ‘Kasten yaralama neticesinde ölüme neden olma’ suçlamasının yapılmasına zemin hazırladı. İlgili dava, İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı ve Buket Çelik hakkında 12 yıla kadar hapis cezası talep edildi.
Mahkemede Buket Çelik, Hakkı Öz ile aynı evde yaşamadığını, ilişki halinde olmadıklarını ve maddi destek almadığını savunarak, suçlamaları reddetti. Dava sürecinde, savcı 3. duruşmada ‘Haksız tahrikle kasten öldürme’ suçundan 12 yıldan 18 yıla kadar hapis cezası istemişti. Ancak karar duruşması, 31 Mart 2023’te yapıldı ve mahkeme başlangıçta Buket Çelik’e ‘Kasten öldürme’ suçundan müebbet hapis cezası verdi. Fakat bu ceza ‘haksız tahrik’ ve ‘iyi hal’ indirimleri gibi gerekçelerle, nihai olarak 12 yıla indirildi.
Fakat, Hakkı Öz’ün ailesi bu cezayı çok hafif buldu ve durumu üst mahkemelere taşıdı. Hakkı Öz’ün avukatı Halil İbrahim Karaağaç, sanığın cezasının yetersiz olduğunu dile getirdi. Bu süreç sonunda Yargıtay 1. Ceza Dairesi, ilk mahkeme kararını bozdu. Yargıtay, sanığın Hakkı Öz’ün üzerine çıkarak emniyet kemerini boğmak suretiyle kasten öldürdüğüne kanaat getirdi. Ayrıca, sanığın cezasının indirilmesinin koşullarının oluşmadığını vurgulayarak, somut olayda makul oranda indirim yapılmasının hukuka aykırı olduğu sonucuna vardı.
Yargıtay, temyiz talebinin ‘haksız tahrik indirim oranı’ yönünden de yerinde olduğunu belirtti ve bununla birlikte söz konusu kararın kesin bir şekilde bozulmasına karar verdi. Bu gelişmeler, olayın yaşandığı günden itibaren hem kamuoyunun hem de yargının gözünde önemini korudu ve toplumda kadına yönelik şiddet ve ceza adaletinin nasıl işlemesi gerektiğine dair tartışmalara yol açtı.