Hasan Özdaş, 12 yaşında Samsun’dan Almanya’ya göçeden ve burada 53 yıl yaşayan 61 yaşında bir adamdır. Almanya’da çiçekçilik yaparak hayatını sürdüren Özdaş, geri dönme hayalini her zaman korumuştur. Sonunda Türkiye’ye dönen Özdaş, çocukluğunda babası ve diğer büyüklerinden etkilendiği yöresel giyim tarzını benimseyerek, Türkiye turuna çıktı ve bu şekilde giyinmeyi tercih etti.
Hasan Özdaş, geleneksel Türk kıyafetleriyle dikkat çekiyor. Babasından ilham alarak, yöresel kıyafetler arasında yer alan çizme, pantolon, gömlek, yelek ve köstekli saat gibi giysiler tercih eden Özdaş, ayrıca 20 yıldan bu yana hiç kesmediği bıyıkları sayesinde de ilginç bir görünüm kazanmıştır. Türkiye’de bulunduğu süre zarfında özellikle Eskişehir gibi yerleri ziyaret eden Özdaş, vatandaşlarla fotoğraf çektirmekten mutluluk duyuyor. Sokaklarda sadece bu kıyafetlerle dolaştığını belirten Özdaş, ayrıca düğün, cenaze gibi her türlü etkinliğe de yöresel kıyafetleriyle katıldığını ifade ediyor.
Eskişehir ziyaretinde, “12 yaşında Almanya’ya gittim. Orada 35 yıl kaldım. Kendi iş yerim ve bir evim vardı. Emekli olduğumda döneceğim dedim, döndüm vatanıma. Şimdi gezip tozuyorum,” dedi. Ayrıca, eski neslin giyim tarzına hayran kaldığını ve “Büyüdüğüm zaman ben de böyle giyinip gezeceğim” düşünüp bu isteğinin gerçekleştiğini de sözlerine ekledi. Özdaş, “Bu kıyafetleri giyip gezeyim diye geri geldim. Şimdi de il il geziyorum, ülkenin her tarafına gidiyorum,” şeklinde ifade ettikleriyle hatıralarını canlandırıyor.
Hasan Özdaş’ın tarzı sadece kıyafetleriyle değil, aynı zamanda bıyıklarıyla da dikkat çekiyor. 20 yıldan beri hiçbir şekilde makas değmediğini belirttiği bıyıklarını her gün özenle tarayıp besleyici yağlar sürdüğünü ifade etti. 61 yaşına girdiğini, zamanla vücudu ve görünümü değiştiğini, buna rağmen bu geleneksel imajından memnun olduğunu söyledi. “Almanya’dan iyi ki dönmüşüm,” diyen Özdaş, orada bıraktığı her şeyle birlikte vatanına döndüğü için mutluluk duyduğunu sözlerine ekledi.
Özdaş, “Geleli 5-6 yıl oluyor. Oradaki her şeyimi bıraktım da geldim. Türkiye’de bir Eskişehir kalmıştı, onu da işte bugün hanımla beraber geziyoruz,” diyerek eşiyle birlikte geçirdiği bu kaliteli vakitten duyduğu mutluluğu paylaştı. Özdaş, hanımının ona hediye ettiği tespihi de oldukça kıymetli buluyor. “Safranbolu’ya gitmiştik, oradan bana hediye almıştı. Onun hediyesi benim için de çok değerli,” diyerek, hediyenin duygusal anlamına değindi.
Son olarak, eşiyle olan ilişkisi hakkında da konuşan Özdaş, evlilik teklifi sırasında eşine “Beni böyle kabul edeceksen, evleniriz,” dediğini ve onun da “Bana da yaptır, ben de gezeyim,” ifadesiyle karşılık verdiğini açıkladı. Hasan Özdaş’ın hikayesi, milli ve geleneksel değerlere olan bağlılığıyla, özlem duyduğu geçmiş dönemlerin yaşam biçimine saygı duyarak, sevdikleriyle birlikte geçirdiği anların kıymetini vurgulayan bir öyküdür.
